Elif Özbakır

Elif Özbakır

       

Bedrettin Gündeş...


Adam, adam Kürt adam..

Yirmi beş yıl Mersin için çalışan adam.

Kapı kırılır gibi çalınıyor tak tak çak çak çak kapı açılıyor .

Gündeş şaşkın..

Polis memleketi kurtaracak gibi, ‘Bedrettin gel buraya yattt’

Bu nedir ya ayıp, ayıp yanlış yanlış....

Kirli kirli şeyler bunlar kirli işi....

Suçlu bile olsa bu değil olması gereken, kaldı ki onurlu birikimli ve Mersin'e katma değer veren bir muhterem...

Bu ifadeler sn Gündeş  ait: 1 Eylül..

Ne iyi bir savaş vardır ne de kötü bir barış.

Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömerler.

En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir.

Her savaş eninde sonunda barışa evrilmiştir.

Barışı korumanın en iyi yolu, savaşa giden yolu tıkamaktır.

Barış; savaşın olmaması demek değildir. O, bir erdem, bir ruh hali, güven ve asalettir. Barış; sosyal düzendir, adalettir, güvenliktir, hukuk ve kazanılmış haklara saygıdır. Evet; “Niçin hep birlikte barış ve uyum içinde yaşamayalım?

Hepimiz aynı yıldızlara bakıyoruz, aynı gezegenin üzerindeki yol arkadaşlarıyız ve aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz.

İnsanlık kimliği ile yaşamak durur iken, öylesine yaşamak niye…

 adam böyle düşünen  biri....

..

Mersin Polis evine yapılan ve henüz sahiplenilmemiş olmakla birlikte, ilk tespitlere göre bölücü PKK terör örgütü militanlarınca gerçekleştirildiği zannedilen saldırıyı şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz, şehit olan polis memurumuza Allahtan rahmet diliyor, ailesinin acısını paylaşıyoruz, Milletimizin ve ailesinin başı sağ olsun.

Bu, milletimizi yasa boğan silahlı ve canlı bomba saldırı eylem; üzücü olduğu kadar, zamanlaması itibariyle de çok ürpertici..

Bu itibarla, Mersin saldırısından çıkar sağlayan kim ya da kimlerdir? Sorusunun, kesin olmayan, ancak olası olan cevabı önemlidir.

 

Burada AKP dâhil hiçbir partiyi ve kişiyi açıkça suçlamak istemiyoruz.

Ancak, bu konudaki olası kuşkularımızı belirtmek de, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü

Mersin saldırısından hemen sonra, daha şehidimizin cenazesi toprağa dahi verilmeden, on bir yıl önce cezaevindeki gazetecilerle ilgili olarak hazırlanan bir raporda, saldırıyı gerçekleştiren kişinin de  adının yazılı olmasını bahane ederek, saldırganla CHP arasında bağ kurulmaya ve CHP'nin haksız bir şekilde suçlanmaya kalkışılması, bunun yanı sıra, yıllarca, PKK terörünü kınamamakla suçladıkları HDP ve Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, Mersin saldırısını amasız ve fakatsız açık ve net bir şekilde kınayarak üzüntülerini bildirmelerine rağmen, bu ülkenin asayiş  ve güvenliğinden sorumlu, bölgede tek bir teröristin kalmadığını, hepsini izlediklerini, teröristlerin ayakkabı numaralarını dahi bildiklerini söyleyen İçişleri Bakanının talihsiz bir şekilde, Selahattin Demirtaş saldırıyı açıkça kınayan mesajına rağmen, Demirtaş ve HDP'nin, terörü ve  saldırıyı açıkça kınamalarından memnun kalamayarak, bu mesaj üzerinden Selahattin Demirtaş’a ‘Katil Demirtaş, o kadar iğrenç ve aşağılıksın ki..” diyerek karşı mesajla hakaretler ve suçlamalarda bulunmasından, bu saldırı eyleminden kendileri ve partileri için siyasal yarar umanların, umdukları ve bekledikleri bu yarardan yoksun kaldıklarını anlayarak, teşbihte hata olmaz, elinden oyuncağı alınmış bir çocuğun hırçınlığına benzer bir şekilde  hırçınlaşarak kin kustuklarına tanık olmaktayız.

Aklınızı başınıza toplayınız ve bizlere, yüzlerce vatandaşımızın ölümlerine neden olan aynı terör filmini yeniden seyrettirmeye sakın kalkışmayınız.

 Kimse bizi koyun kuzu zannetmesin. Saf ve salak yerine de koymasın..