Veysel Otunç

Veysel Otunç

       

İyidir ama Alevi’dir… Ya da Alevi’dir ama iyidir! (1)


Alevi yurttaşlar için böyle konuşuyorlar!
Böyle tartışıyorlar!
Kim, kimler?
“Toplumun hassasiyetleri” diye zırvalayanlar.
Tartışıyorlar!
“Toplumun hassasiyetleri!” diyerek gericilerin yanında saf tutuyorlar.
İyidir ama…
Eskiden böyle de demezlerdi, alenen kötülerlerdi Alevileri. Bir sürü hurafe, yalan, iftira gırla
giderdi.
Osmanlı Devleti eliyle, şeyhülislamların fetvalarıyla fermanlar çıkarıldı.
Muhteşem Süleyman’ın itibar ettiği; katıksız yobaz Çorumlu şeyhülislam Ebussuud’un
fetvaları unutulur mu?
İşte “meşhur âlim” Ebussuud’un fetvaları:
“ Kızılbaşların canları, malları helaldir. Onlarla savaşırken ölmek şehitliğin en yücesidir.”
“Kızılbaşların kestiği hayvanın eti mundardır, yenmez.”
Fetvalar; Ebussuud Efendi’ninse ferman padişahındı.
Ebussuud, sadece Kızılbaş Türkmen, Kürt Alevilere düşman değil şairlere de düşmandı.
Yunus Emre’nin ölümünden üç yüz yıl sonra bir hışımla gelen Ebussuud, Yunus’u kâfir ilan
etti.
Yunus demişti ki:
“Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver sen anı
Bana seni gerek seni”
Muhteşem Süleyman’ın şeyhülislamı Ebussuud’a göre, ancak kâfirler bu şiirleri yazıp
okuyabilirlerdi. O nedenle öldürülmeleri dine uygundu.
Ebussuud, dinsel gerekçe üreterek Osmanlı Devleti’ne yol gösteriyor: Anadolu’da katliama
davetiye çıkarıyordu.
Osmanlı Devleti’nde yaşanan kıyımları, katliamları, isyanları, göçertmeyi, yargılamaları bu
köşe yazısına sığdıracak değilim kuşkusuz. Ama şunu söylemeden de geçmeyeceğim.
Osmanlı’nın izinden gidip Osmanlı’yı yeniden diriltmeyi hayal edenlerin, söyledikleri gibi
masum ve hoşgörülü değildi Osmanlı.
Osmanlı, Alevilere ve halklara zulüm eden fetihçi bir hanedanlıktı.
***
Yavuz’dan sonra…
Osmanlı’da, Alevilere yönelik yıkıcı, son darbeyi İslam halifesi Sultan İkinci Mahmut vurdu.
Halife 2. Mahmut fermanlarıyla, 17 Haziran 1826 ‘da Yeniçeri Ocağı’yla birlikte Anadolu,
Rumeli, Balkanlar ve Ortadoğu’da bulunan yaklaşık 750 Bektaşi dergâhı yerle bir edildi.
Binlerce Alevi- Bektaşi katledildi. Dergâhların mallarına el koyuldu.
Alevi- Bektaşi babalar, dedelerin kimisi sürgüne gönderildi, kimisi idam edildi.
Bektaşi dergâhlarından bazıları camiye, bazıları medreseye çevrildi.
Yetmedi!
Sultan II. Mahmut, 1827 yılında Hacı Bektaş Veli Dergâhının avlusuna cami yaptırdı.
Bektaşi dergâhlarına Nakşibendî şeyhler atadı.
Padişah fermanıyla Kırşehir’de şeriat mahkemesi kuruldu. Dönemin Hacıbektaş Dergâhı Piri,
Hamdullah Efendi’yi sekiz arkadaşıyla birlikte Kırşehir şeriat mahkemesinde yargıladılar.
İdama mahkûm ettiler, padişah fermanıyla cezası sürgüne dönüştürüldü. Hamdullah Efendi,
1827’de Amasya’ya sürgüne gönderildi. Amasya’da sürgünde yaşayan Hamdullah Efendi
1836’da Amasya da yaşamını yitirdi.
Hamdullah Efendi yargılanırken geri adım atmadı, boyun eğmedi. İnançlarının arkasında
durdu, Osmanlı zulmünü, Osmanlı şeriat mahkemesinde yüzlerine vurdu.
***
Geldik bugüne…

21. yy. Türkiye’sinde; bir Alevi yurttaş Cumhurbaşkanı adayı ya da Cumhurbaşkanı olabilir
mi?
(devamı gelecek…)