Oğuz Demirsoy

Oğuz Demirsoy

       

HER ŞEYE RAĞMEN


Evet! Biliyorum! Yaşıyorum! Böylesine dönemlerde hayat çok zorlayıcı olabiliyor. Özel hayat, iş, para, vazgeçilen alışkanlıklar, yalnızlık, çöküntü, belirsizlik, hastalanma ve ölüm korkusu... Zihnimizde yetmişiki tilkinin dolandığı fırtınalar...

Evet zor! Ama en azından şu anda ve bulunduğumuz yerde, birkaç derin nefes alıp geriye doğru sanal bir adım atarak, kafamızdaki vozurtularla özdeş olmadığımızı farketmek, her şeye rağmen, bizi biraz olsun rahatlatmaz mı? 
O gürültülerle savaşmaya, onları yok etmeye çalışmak Don Kişotluk yapmaktır. Dalgalı bir denizde derinlere dalmanın sükuneti gibi, onlara önem vermeden dikkatinizi sizi daha iyi hissettirecek bir şeylere yöneltebilirsiniz; basitçe ve kendiliğinden: Nefesiniz, bedeniniz, iç enerjiniz, etrafınızda hoşunuza giden şeyler, geliştirebileceğiniz ilişkiler, fırsat bulup da vakit ayıramadığınız çok sevdiğiniz kişiler ve uğraşlar ve eğer imkanınız varsa, her şeye rağmen, çevrenize gönüllü hizmet...

Ve belki de, her şeye rağmen, ayağa kalkıp, hatta oturduğunuz yerden bile olsa, bedeninizi şöyle bir esnetmek ve tüm esneme, gerilme ve gevşemeleri iliklerinize kadar hissedip yaşamak... Sahi vozurtular nereye gitti?!

Ve belki de, herşeye rağmen, en azından şu anda ve burada, bu rahatlamadan cesaret alıp bir müzik koyarak (veya içimizde sanal müzik dinleyerek) oynamak, göbek atmak, dans etmek, sallanmak, silkelenmek; ama öyle korkarak değil, kendinizden tamamen geçerek... Vozurtular?!

Ve belki de, her şeye rağmen, en azından şu anda, imkanınız varsa, içeride veya dışarıda, azıcık da olsa attığınız her adımın ve beden hareketlerinizin farkında olarak, bir süre yürümek... 

Ve her şeye rağmen, “farkında” olduğunuz şu anda ve burada, seçenekler sonsuz; birisi olmazsa ötekisi, en azından şu an için... Gürültüyü, vozurtuyu bir anlık da olsa aştığınız anda (bastırmaya veya yok etmeye çalışmak nafiledir, ilgilenmediğinizde yok olurlar), bunlar kendiliğinden açığa çıkar; içinize, gönlünüze doğar, sizin bir çaba içinde olmanıza gerek yok!

Hatta hastaysanız veya hastanız varsa, ya da zor bir durum veya uğraş içindeyseniz bile; bir an için bile olsa, bir durup derin bir nefes almak, bedeninizi, çevrenizi hissetmek, sevgi almak ve sevgi vermek (sevgi zaman ve mekan ötesidir) her şeye rağmen sizi rahatlatır; stresiniz azalır ve stresinizin azaldığı oranda bağışıklık sisteminiz güçlenir; hastalanma olasılığınız azalır veya hastaysanız hastalığı daha kolay ve çabuk yenebilir hale gelirsiniz. 
En güçlü şifa kaynağımızın, her şeye rağmen, bedensel, zihinsel ve özsel sükunet içinde kalabilmek olduğunu lütfen hatırlayın. Kısa da olsa, böyle dinginlik anlarında, bedenimiz dünyanın en güçlü ilaçlarını kendi içimizden salgılamaya başlar; esneme, tekrar ayağa kalkma ve kendimizi toparlama kapasitemiz çok artar. Hem modern tıpdan yardım alacağız, hem de biz ona yardım edeceğiz ve çok güçlü hale geleceğiz.
Ve... Tilkilerden kurtulup yüreğinizin götürdüğü yere gittiğinizde, şifa karşınıza çıkacak... 
HER ŞEYE RAĞMEN!