Veysel Otunç

Veysel Otunç

       

Nazım Hikmet 121 yaşında


15 Ocak Nazım Hikmet’in yaş günüydü.
Yaş günü nedeniyle Yenişehir Belediyesi; Nazım Hikmet anma programı düzenledi. Şiir ve
müzikle coşkulu geçen gecede Sadık Gürbüz ve arkadaşları yer aldı.
Sadık Gürbüz, Nazım’ın şiirlerinden bestelenmiş ezgileri seslendirdi, şiirler okudu.
Anma programı, yeterli duyurusu yapılmadığı için 15 Ocak’ta yapılamamış 19 Ocak gününe
ertelenmişti. AKM’de düzenlenen anmada salon dopdoluydu. Nazım’ı, Nazım’ın şiirlerini
sevenler Sadık Gürbüz’le bazı ezgileri birlikte söylediler.
Sadık Gürbüz, halkın gönlünde yer edinmiş marşları, ayakta, heyecanla, coşkuyla, inançla
seslendirdi.
Vesselam, Yenişehir Belediyesi, Nazım Hikmet’i doğum gününde anmakla Nazım severleri
mutlu etti.
***
Nazım Hikmet, büyük insanlığın şairi. Sadece şair değil, büyük bir devrimci. Bir komünist,
komünist partinin aktif militanı, eylemci…
Nazım’ın devrimci yanını hep görmezden gelir burjuva kalemşorlar. Nazım’ı sadece
aşklarıyla, evlilikleriyle öne çıkarırlar.
Tabii ki Nazım yaptığı her işi aşkla yaptı. Aşkla yaşadı, aşkla yazdı. Bir kadına âşık olmakla,
insanlığa, bağımsızlığa, eşitliğe, adalete, özgürlüğe âşık olmak arasında ayrım yapmadı.
Boşuna, “ Bir kadını sever gibi kâinatı sevmeye koyuldum" dememişti.
Nerde bir haksızlık varsa Nazım onun karşısındaydı. Ezilenlerin, mazlum halkların
yanındaydı.
İkinci dünya savaşında Bursa cezaevindeydi.
Dünyayı kana boğan Hitler, sosyalist Sovyetler Birliği’ni yok etmek istiyordu. Sovyet
topraklarında ilerleyen Hitler ordusu köyleri, kentleri yakıp yıkıyordu.
Sovyetler topyekûn vatan savunmasındaydı. Sosyalist vatan savunmasında yer alanlardan
birisi de Zoya Kosmodemyanskaya’ydı. Zoya ‘yaşam’ demekti. Daha on sekizindeydi.
Eğitimli bir ailenin kızıydı. Babası kütüphaneci, annesi öğretmendi. Kitaplarla büyümüştü
Zoya.

Zoya, gönüllü olarak askere yazıldı. Kısa süreli silahlı bir eğitimden sonra partizana katıldı.
Tanya kod adını aldı.
25 Kasım 1941 günü Tanya, Alman Süvari alayının karargâh kurduğu Petrischevo’yu
basacaktı. Köye gizlice sızdı. At ahırları ve Rusların kaldığı evleri ateşe verdi. Eylem
yerinden uzaklaştığı sırada bir Rus işbirlikçisinin ihbarı üzerine yakalandı. Elbiseleri
çıkarılınca kadın olduğu anlaşıldı.
Naziler, Tanya ’ya tecavüz ve işkence ettiler.
Tanya konuşmadı. Ne örgütünü ne arkadaşlarını söylemedi. Sadece kod adını söyledi.
Adım, “Tanya” dedi, o kadar.
Ertesi gün kar üstünde yürüttüler Tanya’yı. Köy meydanında darağacını kurdular. Tanya
tabureye çıkmadan yurttaşlarına seslendi:
“Yoldaşlar! Neden bu kadar kasvetlisiniz? Ölmek İçin korkmuyorum. Halkım adına öleceğim
için mutluyum.”
Nazi askerlerine döndü:
“Siz beni şimdi asıyorsunuz ama yalnız değilim. Biz iki yüz milyon insanız, hepimizi
asamazsınız.”
Cellat tabureyi çekti. Tanya on sekizinde darağacında can verdi. Naziler, ibret olsun diye
cesedi indirmedi. Tanya’nın cesedi haftalarca darağacında asılı kaldı. Nazi askerleri oradan
gelip geçtiklerinde cesedi öfkeyle dipçikledirler.
Sovyet ordusu 20 Ocak 1942’de bölgeyi ele geçirince Tanya’nın cesedini darağacından
indirdi ve gömdü.
Tanya’nın gömülmeden çekilen fotoğrafı Sovyet askerlerine dağıtıldı ve askerlere denildi ki:
“Düşmana saldırırken Tanya’yı düşünün.”

İşte Nazım Hikmet’in Tanya’yı ölümsüzleştirdiği şiir:
“Tanya
Zoe’ydi adı
İsmim Tanya dedi onlara
Tanya;
Bursa cezaevinde karşımda resmin
Bursa cezaevinde,
Belki duymamışsındır bile Bursa’nın ismini
Bursa’m yeşil ve yumuşak bir memlekettir
Bursa cezaevinde karşımda resmin

Sene 1941 değil artık, sene 1945
Moskova kapılarında değil artık
Berlin kapılarında dövüşüyor artık seninkiler
Bizimkiler
Bütün namuslu dünyanınkiler
Tanya;
Senin memleketini sevdiğin kadar ben de seviyorum memleketimi
Seni astılar memleketini sevdiğin için
Ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim
Ama ben yaşıyorum
Ama sen öldün
Sen çoktan dünyada yoksun
Zaten ne kadar az kaldın orada
On sekiz senecik
Doyamadın güneşin sıcaklığına bile
Tanya;
Sen asılan partizan
Ben hapiste şair
Sen kızım, sen yoldaşım
Resmin üstüne eğiliyor başım
Tanya

…”
Nazım’ın görkemli, nehir Tanya şiiri devam eder, elden ele, dilden dile dolaşır günümüze
kadar.
Nazım; şiirleri, sevdası ve kavgasıyla öğreterek yaşayacak elbet.
Şiirleriyle hayatı ve aşkı anlamlı kılıyor çünkü.
Nazım’ın 121. doğum günü kutlu olsun.