Oğuz Demirsoy

Oğuz Demirsoy

       

TARİH-TEKERRÜR?


Bir Borç Kriziyle Nasıl Başa Çıkılmaz?

Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü‘ne de danışmanlık yapan duayen ekonomist Prof. Jayati Ghosh, suratımıza tokat gibi çarpan ve bizi sarsan yakın tarihteki bir örnekle bizi uyarıyor. Yazının tamamı uzun ve teknik ayrıntılara giriyor ama girişteki gerçek öykü benim için yeterli oldu ve dünyada jeopolitik ve ekonomik krizlerin yaşandığı şu günlerde sizinle paylaşmak istedim. Daha sonra da, kendi yaşadığım bir anıyı paylaşacağım.

Jayati Ghosh, düşük ve orta gelirli ülkeleri vuran devlet borç krizine yönelik tarihsel olarak feci yaklaşımlara karşı uyarıda bulunuyor.

1920'lerde ve 30'ların başında, John Maynard Keynes, ekonomik oynaklığın, gerilemenin ve finansal kırılganlığın olduğu bir dönemde bile;  ‘yatırımcı güvenini’ ve stabiliteyi sağlamak için hükümet bütçesini ‘dengelemenin’ gerekli olduğuna inanan, zamanının 'Kemerleri Sıkma Yanlıları' ile bir tartışmaya girmişti; çünkü Keynes bu fikir karşısında dehşete düşmüştü.

Keynes’in görüşleri şöyleydi: Bir ‘hükümet harcama kesintileri ve vergi artışları paketi’ (kemer sıkma), "hem yararsız hem de felaket" olur. Bütçe dengesi adına, öğretmenlerden ve işsizlerden, çakılmaya mahkum bir para biriminin deflasyon yükünü taşımalarını istemek, sosyal adalete hakaret olur. Bunun daha da kötüsü, borçlu ülkelere de kemer sıkmayı empoze etmektir; fakat bazı Amerikan bankaları  birkaç Avrupa ülkesinden tam da bu talepte bulunuyor.

Keynes, sadece kemer sıkmanın etkinliğinin olmaması ve olumsuz gelir dağılımının etkilerinden değil; daha başka önemli sorunların açığa çıkacağından da endişeleniyordu: Bu tür önlemlerin çalışan insanları yabancılaştıracağından, liderlerine olan inançlarını kaybetmelerine neden olacağından ve onları sağcı demagojinin ve şiddet kışkırtmasının kurbanı yapacağından endişeliydi. 

Argümanları dikkate alınmadı ve bunu Avrupa'da faşizm izledi. Almanya'da Heinrich Brüning'in şansölye olduğu dönemdeki deflasyon, altı milyon kişinin işsiz kalmasına sebep oldu ve 1933'ün başlarında Adolf Hitler iktidara geldi.

Ama yine de, yaklaşık bir yüzyıl sonra ve yüzü aşkın devlet borç krizi yaşanmışken, küresel ekonomik yönetişimden sorumlu olanlar hiçbir şey öğrenmemiş gibi görünüyor. Tarihten ders almayanlar, onu tekrar etmeye mahkumdur ve ne yazık ki, kararlarının en kötü etkilerini kendileri değil, başkaları hissedecektir.

Şimdi de kendi anımı paylaşacağım: 
Belki daha önceki bir yazımda bahsetmiş olabilirim; benim, benden 20 yaş büyük, bilge bir Norveçli arkadaşım vardı ve yaklaşık on sene arkadaşlıktan sonra vefat etti. En büyük ortak noktamız demokrasi sevgisiydi. Bir gün bana, büyük bir üzüntüyle, şunları söyledi:
“ İkinci Dünya Savaşı’nın gelebileceğini tüm aklı başında insanlar görüyordu. Bir çok lider ve sivil toplum örgütü bunu önlemek için çok çabaladı; önlemek basitti fakat öngörüsüz ve kendi egosundan başkasını düşünmeyen politikacıları aşamadılar. Savaş geldi ve Avrupa darmadağın oldu; tarihin en büyük facialarından birini yaşadık.”

Evet! Kemer sıkmakla ekonomik krizler bitecekti ve Rusya-Ukrayna savaşı kısa sürede sonlanacaktı…
Umarım tarih tekerrür etmez!